İçeriğe geç

Zombi

hollywood sinemasında, sıkça işlenen önemli bir konuda zombilerdir. yine son yıllarda zombi filmleri ve dizilerinde bir patlama olduğunu görüyoruz. hatta bazı ülkelerde zombi festivalleri dahi düzenlenmekte, gerçek anlamda zombi diye bir şeyin olması mümkün görülmemekte, fakat yinede gelecekte biyolojik silah kullanımı ile insanlara bulaşan bir virüs neticesinde, salgın bir takım hastalıklarla, psikolojik ve fizyolojik bozuklukların ortaya çıkacağıyla ilgili internette birçok komplo teorisi mevcut. uçaklardan salınan chemichal sprey adı verilen bir takım kimyasallarla zombi salgını başlatılacağı ile ilgili komplo teorileride mevcut. bu yazının konusu bu komplo teorilerinden, biyolojik silahlardan ziyade sinemada sıkça işlenen zombi temasının, neyi sembolize ettiği hakkında görüş ortaya koymaktır.

sinemadaki zombi figürünün profilini çıkaracak olursak, şöyle özellikler sıralayabiliriz;

zombiler ölüdür, şuursuzdur, düşünmezler.
sağlıklı insanların beyinlerini yiyerek beslenirler.
hantaldırlar, sadece tüketmeye odaklı yaşarlar. sürekli avlanıp, beslenmeye çalışırlar. zombiler, her ne kadar yürüyen ölüler olsalarda ancak kafalarından vurularak etkisiz hale getirilebilirler. zombiler duyarsız, hissizdirler. kolları bacakları kopsada, hiç bişi olmamış gibi hareket etmeye devam ederler. bunlar sinemadaki zombi figürünün genel özellikleri, birçok filmde bunlar ortaktır.

gelelim şimdi çıkardığımız bu zombi profilinin, gerçek hayatta neyi sembolize edebileceğine. Sinemada ki vampir sembolizminde, vampirlerin halkı sömüren politikacılar, ünlüler, şov dünyasındaki insanlar, bankerler, para babaları vs gibi kesimlerin vampir sembolizminde karşılık bulduğundan bahsedebiliriz. zombiler ise, bu şekilde bir sembolizma yaptığımızda halka karşılık gelmektedir. bunu biraz daha açalım, zombiler çıldırasıya tüketir. her zaman açtırlar ama güçsüz, zayıf ve hantaldırlar. gerçek hayattaki topluma bakıyoruz, tüm halk inanılmaz bir tüketim çılgınlığına kapılmış, ihtiyacımızın olmadığı binlerce şey satın alıp duruyoruz, heppimizin cepleri kredi kartlarıyla dolu, tamamen tüketime dayalı bir topluluk halindeyiz. ürettiğimizi değil emeğimizi tüketiyoruz. heppimizin akıllı telefonu olduğu halde en son çıkan modelini görünce hücum ediyoruz. tüketip bitiriyoruz. bitmek bilmeyen bir açlık içindeyiz, kendimizi biraz sorgulayalım, gerçekten sadece temel ihtiyaçlarımızı karşılamak içinmi çalışıyoruz yoksa temel ihtiyaçlarımızdan öte arzularımızı tatmin etmek için, sanal ihtiyaçlarımızın mı esiriyiz?

zombiler duyarsızdırlar, düşünmezler, içinde yaşadığımız topluma bakalım, neyi neden yaptığımızın ne kadar farkındayız. neden mühendis, yada doktor yada avukat olmak istiyoruz? neden okuyoruz? neden çalışıyoruz? neden yaşıyoruz? neden futbol maçları izliyoruz? neden twitterda takipçi kasıyoruz? neden ingilizce öğrenmeye çalışıyoruz? neden sinemaya gidiyoruz? neden binalarda, şehirlerde yaşıyoruz? neden korkuyoruz? neden, neden hiç düşünmüyoruz? neden tüm vaktimizi internette yada tv karşısında yada çalışarak harcıyoruz? neden ihtiyacımız olmayan şeyleri satın alıyoruz? bu gibi soruları soruyor muyuz kendimize ? kaçına tatmin edici bir cevap verebiliyoruz ?

zombiler düşünmezler, duyarsızdırlar, yürüyen, tüketen ölülerdirler.

toplumsal duyarlılığımıza bakacak olursak, tam bir fiyasko olduğumuzu görmek hiçte zor değil, misal ülkemizdeki yüksek vergi oranları, işsizlik, yozlaşan ahlaki değerler, kültürel deformasyon, kültürel asimilasyon, yapılan hukuksuzluklar, yolsuzluklar, istismarlar tüm bunlara ve daha fazlasına toplumsal açıdan gereken tepki, duyarlılık ne yazık ki gösterilmiyor. büyük bir kesimin umrunda bile değil, zombiler, kolu bacağı kopsada bunu hissedemeyecek kadar ölüdürler.

zombiler nerde sağlıklı bir insan görseler, hemen saldırıp beynini yerler o kişinin. bakın topluma, nerde farklı, özgün bir ses, bir düşünce görseler hemen susturmaya, engellemeye, kendileri gibi yapmaya çalışırlar. en basitinden ailenizin karşısına geçip ben okumak istemiyorum, okulun saçma birşey olduğunu düşünüyorum, gibi birşey söylediğiniz anda aileniz, çevreniz, arkadaşlarınız hepsi beyninizi kemirir. nasıl yanlış düşündüğünüzü anlatıp dururlar. herkes, yakınındaki herkesin, kendisi gibi olmasını ister toplumda. babanız, sizinde kendisi gibi avukat olmanızı ister. arkadaşlarınız, sizinde onlar gibi giyinmenizi, konuşmanızı, aynı şeyleri dinlmenizi, yapmanızı isterler. sosyal açıdan uyum sağlamazsak, uyumsuz davranırsak, zombilerin saldırması gibi toplumsal, çevresel baskıyla beyniniz yıkanır, iradeniz kırılır. sizde herkes gibi olursunuz. bilinçsiz, şuursuz tüketiciler kervanına katılır, ihtiyacınız olmayan şeyler satın alıp, belirsiz bir geleceğe yatırım yaparak yaşamınızın sonunda, toprak altında çürüyen bir ceset olarak kalırsınız. kim bilir belki yeniden dirildiğinizde bir zombi olarak dirilirsiniz. çürümüş bir ceset olarak yaşayıp, çürümüş bir toplumsal düzende, yürüyen ölüler olarak yaşayıp, zombi filmleri, dizileri izleyip, zombileri sadece filmlerdeki fantastik unsurlar olarak görüyorsak zombinin dik alasıyızdır.

sinema, size gerçeği fantastik bir şekilde sunar. aslında size ayna tutar ama o aynaya bakınca ordaki şeyin siz olabileceği aklınızın ucundan bile geçmez. böylece gerçeklik algınız bozulur. zaten düşünemiyoruz, gerçekte fantastik kalıplar içinde sunuluyor. düşünün toplumda zombi gibi yaşamayan ne kadar insan var.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok