-seni büyük harflerle seviyorum.
-söylediğin iyi oldu, bunu duymak için kedi gibi şirinlik yapmaktan sıkılmıştım gerçekten.
-anlamadım.
-anlamayacak bir şey yok. Bu cinsler arası ilkel bir oyun, iki tarafta içindeki canavarı gizleyip melek gibi görünür. İki tarafta kendisinin muhteşem biri olduğu konusunda karşısındakini ikna eder ve böylece birbirilerini sevdiklerini söyleyip buna inanırlar.
-oyun mu?
-cinsler arası evet. Şöyle düşün beni sevdiğini söylemeseydin oyunculuğumdan yada yeteneğimden şüpheye düşecektim. Yoksa hiç birimiz sevilmeye layık olduğumuzdan değil.
-kim kazandı peki bu oyunu.
-bazı oyunlarda kazanmak yada kaybetmek diye bir şey yoktur. İlk sen düştün diyebiliriz. Beni sevdiğini söylemek zorundaydın, çünkü buna karşılık vereceğime seni ikna etmiştim.
-beni sevmiyor musun yani?
-ben bu oyunu oynamayı seviyorum desem daha doğru olur. Ayrıca kendini sevilmeye layık gördüğün içinde egona hayran kaldım.
-benim hislerim gerçek, karşılıklı olmak zorunda değil.
-benim hislerimin istediğin gibi olmaması sahte oldukları anlamına gelmez. Benim gibi seninde içinde bir canavar var. Belkide canavarlarımızı tanıştırmalıyız en başta yada onları gizlememeliyiz. Böylece kartlar açık oynayabilirdik.
-neden kötü olduğum yönlerimi göstereyim ki bunu kim görmek istesin ki?
-neden bazı yönlerine senin bir parçan değilmiş gibi davranıyorsun ki? Benden öfkeni gizledin, benden yalanlarını gizledin, benden suçlarını, hatalarını, kabahatlerini gizledin. Canavarını hep mağaraya geri ittin benden sakladın onu.
-eğer öyle bir şey varsa bunu sende yaptın.
-evet çünkü oyun bu, canavarı sakla, avı tuzağa çek, yakala ve canavarı özgür bırak.
-sen kafayı yemişsin.
-beni aldatamazsın. Herkes sevdiğinden sıkılır, herkes uğruna öleceği kadını daha çekici bir hatun görünce unutur.
-bunlar senin içinde geçerli.
-evet ama ben gözlerinin içine bakıp utanmadan seni seviyorum demedim hemde büyük harflerle.
-tamam bu benim hatam evet kötü yönlerim var bunlardan mı bahsetmemi istiyorsun. Senden bunları gizlemedim ama kimse de bunlardan bahsetmez ki.
-bana bilmediğim bir şey anlatamazsın. Benden farklı değilsin. Herkes aynıdır. Bizi farklı gösteren şey büründüğümüz karakterler. Yaptığımız psikolojik makyajla zihinleri manipüle ediyoruz. Cinsler arası bir tiyatrodur bu, en iyi oyuncular birbirini ikna eder ve evleninceye kadar inatla sabrederler.
Hayat bir performans sanatları merkezidir. Sokağa çıkarsın ve kim olduğunu oynarsın. Herkes sana nasılsın diye sorar, bok gibisindir ama iyiyim dersin, kimse gerçekte nasıl olduğunu umursamaz ama sen nezaketini korursun daima çünkü numara yapıyorsun. Numaraya numarayla karşılık veriyorsun. Sevgiye sevgi nefrete nefret. Senden nefret eden birini sevmek için onu ancak doğurman gerek. Ancak kendi parçanı sevebilecek kadardır toleransın.
-ben bu şekilde düşünmemiştim hiç…
-profesyoneller düşünmez, düşünmek için kırılmak dökülmek ezilmek ve hırplanmak gerekir.
-anlamadım.
-anlayamazsın çünkü bu başka bir muhabbetin konusu. Belki benden nefret ettiğini büyük harflerle haykırmak için gelirsen üzerine konuşabiliriz. Benim nefrete ihtiyacım var seni canavarımın sevmesine dayanabilir misin bilmiyorum.
-tüm bunları anlatmak yerine kafamda sıkabilirdin.
-canavarlara kurşun işlemez.
Yorumlar