Özgür irade nedir, meselesi tartışılmadan önce Varlık nedir? İnsan nedir? Zaman nedir? Gibi en basit ve temel kavramları tanımlamış ve sağlam temeller üzerine oturtmuş olmak gerekir ki hepsi birbiriyle bağlantılı şeylerdir. Birini eksik yada yanlış tanımlarsanız kavramsal kurgulamanız, mantık yürütmeniz hepsi boşa gidebilir.
Varlığı, insanı, doğayı, zamanı ele alırken içine sıkıştığımız materyalist felsefenin dar kalıpları ve yönlendirmelerinden sıyrılmadan ne özgürlüğün ne de köleliğin hakikatine erişemeyiz. Dolayısıyle size akademik bir literatürle cevap vermeyeceğim.
Cevaplarını beklediğimiz sorular olmalı
Varlık nedir?
İnsan nedir?
Zaman nedir?
Yaşamda seçemediğimiz, doğumla gelen özellikleri neye dayanarak seçmediğimizi kabul ediyoruz. (Ön yargı)
Doğmadan önce var mıydık yok muyduk? (Varlık nedir? Zaman nedir?)
Özgür irademizin dış etkenlerin etkisinde olduğu savı. (İnsan nedir?)
Varlık nedir sorusuna, varlığın özelliklerini sayarak cevap verebiliriz. bu özellikleride sahip olduğumuz bilgiler dahilinde, analitik düşünceyle, mantıkla ve denklem kurmayla elde edebiliriz.
Varlık asla yok olmayan fakat yokluk biçiminide alabilen fiziki yada fizikötesi her şeydir. Yokluk biçiminden kasıt maddenin izafi olarak seyrekleşmesi olarak düşünülebilir.
Varlığın özelliklerini şahsi ontolojik yorumumla bir kaçını şu şekilde sıralıyorum;
Varlık daimidir.
Varlık titreşim halindedir.
Varlık biçim değiştirir yada değişkendir.
Varlık bilinçli yada programlıdır.
Konumuz bağlamında ihtiyacımız olan özellikleri varlığın ne olup olmadığı hakkında bizi aydınlatıyor.
Zaman nedir sorusunun cevabını varlığın özellikleri bize veriyor, varlık titreşim halindedir dedik. Zaman dediğimiz şey, maddenin atomdan galaksilere kadar bir yörüngeye göre hareket etmesidir. Misalen Zamanı ölçmek için güneşin hareketlerini esas alırız. Farklı bir boyutta olsaydık başka bir şeyin döngülerini referans alabilirdik. Zaman varlıktan bağımsız tanımlanamaz. Zamandan bahsediyorsak varlığın özelliklerine hakim olmak gerekiyor. Varlık daimi ise zamanda daimi olmak durumunda.
Varlığın değişkenliği yada biçim değiştirmesi bize her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğunu gösteriyor, fakat bu başlangıç ve son, hiç yoktan zuhur etmek ve bir süre sonra yok olmak gibi algılanmamalı. Varlık biçim değiştirirken bilincini muhafaza eder. Bu metafiziğin konusu olduğu için detaylandırmayı gerekli görmüyorum. Varlığın biçim değiştirmesi zamanında bir döngü halinde olduğunun kanıtıdır. Başlangıç ve son bir biçim değişikliğidir. Bu bağlamda zaman bir çemberdir. Başlangıç sonda gizlidir.
Gelelim insan nedir sorusuna. İnsan bedeni olarak tanımladığımız organik makina, bir hosttur. Türkçesi ev sahibi. Bu tanımı sadece konuyla ilgili yönünü açıklığa kavuşturmak için özel olarak yapıyorum. İnsan bedeni dediğimiz şey pek çok varlık türüne ev sahipliği yapar. Bunlardan en yetkin olanı insandır, diğerleri ise metafiziğin spiritualizmin veya demonolojinin konusu olduğu için detaylandırmayacağım. Birden çok türün yaşadığı insan bedeninde en yetkin varlık insandır (ister buna ruh deyin ister can, ister soul, ister spirit, ister psişe) dedik, organik bir makina olan insan bedeninin çeşitli ihtiyaçları var. Bu organizma yani insan bedeni ihtiyaçlarının güdüsünde hareket eder, burda kısıtlı bir özgür irade yanılsamasından bahsedilebilir. Esas itibariyle insan bedeni insandan bağımsızdır, fakat en nihayetinde insana ev sahipliği yapan bedende insanında bir irade kurma kabiliyeti mevcuttur.
Daha detaylı izah edelim. Beden bir yerde doğmuş, bir topluma, kültüre vs ait. Bizde bu bedendeki deneyimi yaşayan, insan yada ruh yada can ne derseniz artık, ben diyebileceğimiz varlığız. Bu bedenin gidişatına ancak hislerimizle karar verebiliriz bunun dışında bir tasarrufumuz söz konusu olamaz. Yani diyelimki kötü bir eylemde bulundu bedeniniz (beden bağımsız hareket eder dedik hayatta kalmaya çalışır tatmin arar vs) misal birini öldürdü. Bedende misafir olan biz buna bedenin bu eylemine ne tepki vereceğiz? Ya onaylayacağız (haklı görmek) yada reddedeceğiz (pişmanlık). İşte bu Onaylamalarımız ve reddetmelerimiz bedenin davranışlarına etki edebildiğimiz tek kilit nokta çok küçük ama etkisi çok büyük bir özgür irade biçimi.
İnsan, bedenle psikolojik olarak bütünleştiği için kendini özdeş zanneder fakat sinema perdesinden x’in hayatını naklen izleyen birinden tek farkı gidişatı beğenmezse filmin akışının değişmesini sağlayabilmesidir.
Özgür irade elimi kaldırdım, indirdim vs ile açıklanacak bir motor fonksiyon reaksiyon sürecinden çok daha öte bir hadise. Son anlattığım kısımda açıklama gerektiren bazı ifadeler bulunabilir, yazarken seçemedim ama okuyucuyla empati kurabiliyorum, sorgulanırsa daha da detaylandırmaya hazırım.
Ve birde ön yargıdan bahsettik “doğumla gelen özellikleri biz seçmedik” iddasının kaynağı nedir? Tam tersi insan doğasının teknolojiyle birlikte kendini açımlaması, bugün bize bunun nasıl mümkün olabileceğini çok basit bir şekilde açıklıyor, ama buna geçmeden önce bu ön yargının kaynağını duymam lazım.
Yorumlar