önce aşklarımızdan bahsedip aradan çıkarmak adına, özgürlük beyannamemi imzalayan ayrılık hatırasının içinden geçmezsem ileride yazılarıma bela olabilir. her şey jülidesi yeni çiçeklenmiş züberra bir narenciye kokusuyla başladı. kesinlikle ilk bahardı, toprak nemli, geceler yıldızlı, güneş 24 ayardı. sokağa çıktım, okula gittim, sınıfa girdim ve güzelliği 70 kemoterapi kuvvetinde, saman yolu gibi cıvıl cıvıl bir insan dişisine denk geldim. ne yapmalı, dilimi ısırıp bütün devrimci sloganları romantik sözlere dönüştürmek için hormonlarımın baskıcı tavırlarına göz yumdum. of ulan… ben bu aşkı öyle bir yaşar, öyle bir hürriyet destanına çeviririm ki… bir zaman sonra cesareti 5’e takıp gazı kökledim ve gözlerinin içine bakıp “senden çok var ama bende senden hiç yok” dedim. anevrizmalarım coşmuş, yanaklarım 180 desibel ,hormonlarım gangbang, ne söyledim, ne saçmaladım kız duymazdan gelirse ben söylemezden gelmeye koşullanmış bir meksika çıkmazında kız; benden çok varsa şansını başkasında dene, diyip oracıkta kafama sıkıp delilleri ortadan kaldırmaya tenezzül etmeden arkasını dönüp kayıplara karışırken, şehadet lattesini yudumlar vaziyette beni bırakışı, hiç yaşanmamış olsada, ben orda aslında “özel değilsin, dümeni sana kırdım ama demirlemek istediğim liman bu, kendini bir şey sanma sonuçta bi limana yanaşmam lazım, gümrük vize işlemleri neyse ilticaya falan hazırım gibisinden bir mesaj vermek istemiştim ama kız, bana nasıl sıradan biri olduğumu yüzüme vurarak gelirsin, benim kraliyet armam var, tacım yok diye prenses değilim sandın herhalde, hadsiz, yallah arabistana, der gibi sınır dışı etmesi ama benim orda aslında egosunu daha ilk adımda yüksek bir cesaretle yokladığımı farketmemesi ama benim ne kadar sevsemde bir karakter arayışım kırmızı çizgilerim…
hayatım boyunca hiç bir zaman cesaret edip ilk adımı atan kişi ben olmadım, ama öyle bir dans ettim ki sevdiğim kızlar kendileri bana açılmak zorunda kaldı. bende bağlanma sorunumu var neyse artık, hep en çok seven taraf ben oldum. sonra sevgim sevdiğimden daha büyük bir şeye dönüşünce sevdiğim beni sevgimle başbaşa bırakmayı seçti her seferinde. piç gibi ortada kalan koca bir aşk yada ayrılık acısı tek başına taşınması zor ve ağır bir şey oldu, neyseki atlattık hepsini. aşk çok şey öğretti bana tarifsiz acılardan muhteşem tecrübeler edindim. saçma sapan bir çok düşünceden ve hissiyattan arınmamı sağladı. zor olan şeylerden kaçmadım, yüzleşmem gereken ne kadar şey varsa üstüne üstüne gittim. insan sonunu bilmeden aşık olup sonunda ayrılığı, acıyı, pişmanlığı, aptallığı, çömezliği, bütün saçmalıkları dibine kadar yaşamalı bu da hayatın deneyimlenmesi gereken bir parçası. ne kadar çok sevsekte her aşk biter ve ardında bir enkaz bırakır. sonunda tek başına kalırsın.
Yorumlar