ing. beğenmek, hoşlanmak anlamına gelen sözcük.
günümüzde like kavramı sıradan bir eylemden öte, toplumun kendi kendini, kontrollü bir şekilde kısıtlama aracına dönüşmüş durumda.
like’tan bahsedeceksek önce motivasyon üzerine konuşmamız gerek. sanatçının bir eser ortaya koyup insanların beğenisine sunması anlaşılabilir bir durumdur. sıradan insanların sıradan şeyleri ortaya koyup, bunu insanların beğenisine sunmaları ise sorgulanması gereken bir hadisedir.
gerçek hayatta bir arkadaşımızla anılarımızı, fikirlerimizi, hayallerimizi, dertlerimizi paylaşırken iyi yada kötü bir feedback beklemeyiz. siz ona kendinizi o size kendisini anlatır. bu bir bağ kurma sürecidir. internet denen bu ucube yerde ise hemen her platformda, paylaşılan her içeriğin altında bir like ve unlike butonu mevcuttur. içerik üreticiyi motive etmek dışında hiç bir işlevi bulunmayan bu butonların, üreticiyi etkileşime açık hale getirmesi, içinde bulunulan topluluğun motivasyonunuzu yönlendirmesine ve kontrollü dominasyon kurmasına sebep olur.
like ve unlike butonları toplumun size müdahale etmesidir. çoğunluğun hoşuna giderse beğenilirsiniz, çoğunluk hoşnut değilse unlike ile baskılanırsınız. birey plus pointe odaklandığı için like getirecek şeylerle sınırlar kendini, like zone diyebileceğimiz bir beğenilebilirlik alanı vardır. bu alanın dışına çıkınca toplum sizi unlike ile yadırgamaya başlar. buna kickback’te diyebiliriz.
followers yada takipçiler denen şey ise ensenizde beliren rahatsız edici ve güdüleyici kitlesel varlıktır. içinde yaşadığımız gösteri toplumu bizden şov yapmamızı bekler her zaman. populizm warhol’un kehanetini doğru çıkarmak için çabalayan bir endüstri dinine evrildi. herkes bir gün 15 dakikalığına da olsa ünlü olacak bir şekilde. like, benliğin motivasyon cinsinden yakıtıdır. motivasyonu tatmine dönüştüren bu döngüde birey, daima kendini tamamlamaya oynadığını düşler.
her şey like alabilir, yeterki onu biraz süsleyin, bir kalıba sokun. popülizm her şeyi hızlıca değersizleştiren ve anlamsızlaştıran bir akım. like, “bende burdayım” demenin ve kendini göstermenin bir ihtiyaç haline gelmesiyle tarihteki zirvesini görmüş bir eylem.
aklı başında, sağlıklı düşünebilen hiç kimse, kendini insanların beğenisine sunma ihtiyacı duymaz. sanatçının bile buna ihtiyacı yoktur esasen. insanların tepkisine, ancak kendinden emin olmamakla ihtiyaç duyulabilir. kabul görmek ve aidiyet hissetmek adına yapılan girişimler, kendinden şüpheye düşmek demektir.
günümüz toplumunda, internet dünyasında insanlar, kendine bir avatar seçip arkasında bir karakter kurgulayıp, kendini o karakterle özdeşleştirerek bir tür sanal şahsiyet oluşturmaktan çekinmiyor. kişilik inşa etme becerisi, çok yoğun bir emek ve tecrübe ister. bir nick name ve profil fotoğrafı ile her parçası kişinin özünden uzak sadece dikkat çekmeyi amaçlayan, en iyisi benim kafasıyla, bir kukla karakter inşa edilebilir.
like, izlenme, favori, takip vs hepsi modern insanın kendi değerini ölçümlenebilir hale getirmesidir. kitlelerin beğenisine sunarsak kendimizi, alacağımız tek karşılık toplumsal sağ duyunun en laubali hali olur. bazılarının, ötekini kendine dönüştürme arzusunun, çoğu kişininde bir başkasına dönüşme arzusunun temel dinamiği, ne kadar artılandığıyla belirlenir. like yada unlike büyük bir meseledir. bir red yada kabuldür, bir içe alma yada dışarıda bırakmadır.
like ipe sapa gelmez bir dönüşümdür.
Yorumlar