ideal toplumsal düzen içerisinde liderlere yöneticilere yer yoktur. etkin ve kapsamlı yasalar, her alanda oluşturulmuş çeşitli politikalar ile sistem kendi kendine işleyebilir.
ideal toplumda yöneticiler yerine uygulayıcılar olabilir, yasayı uygular, politikaları idare eder. esasen içinde olduğumuz düzende bu sistemi vaad ediyor, ancak uygulayıcı olması gerekenler yöneticilik yapmaya ve bu yolla güç devşirip hakimiyeti eline almak istiyor. kişisel çıkarlar, zümrelerin çıkarları, ideolojik çıkarlar derken ideal düzene giden yolda adım atmak yerine herkes kendi yol haritasını çizerek başka bir eksene kayıyor.
bu şekilde toplumsal düzen ancak hukuksuzlukla, yolsuzlukla, nepotizmle baskı ve şiddetle, yasakçı zihniyetle sağlanır. böyle bir düzen, toplumsal ideal bir düzen olamaz birilerinin keyfi düzeni olabilir ancak.
belirli bir zümrenin faydasına işleyen sistemde yaşayan diğer insanlar köleden farksızdır. firavunların veya tapınak rahiplerinin kölesi gibi yaşayan bir toplumun geleceği yoktur.
yasalar doğrultusunda ilerleyen bir toplumda tıkanma olmaz, işleyiş aksamaz her şey güvence altındadır. düzenin sözcüleri, uygulayıcıları, denetleyicileri, koruyucuları, üreticileri, geliştiricileri vs olabilir ama yöneticilik kavramı işin içine girdiği anda güç devredilmiş olur. yöneticilerin yetkileri yasa ile belirlenir ama yöneticilere yasama yetkisi verildiği an artık her şeyi yöneticilerin insiyatifine bırakmış oluruz.
yasaların üstünde başka bir güç tanımamalıyız. yasalar ise teknokratlar tarafından geliştirilmeli ve referandum ile halk tarafından onaylanmalıdır. yasama yetkisi daima işin ehline verilmelidir. halkın seçtiği bir temsilciler meclisi ile bu iş yürümez. temsilciler yetkin olmayabilir, temsilciler gruplaşarak ideolojik kararlar verebilir. teknokratlardan oluşan bir kurulun yasa geliştirmesi daha münasiptir. akademisyenler ve hukukçular yetkin ve donanımlı insanlardır. temsilciler ancak halkın taleplerini teknokratlara iletmekle görevli olabilirler. iletilen talepler doğrultusunda yapılan yasama faliyetleri bağımsız teknokratların yetkisinde olmalıdır.
günümüz toplumsal yönetim biçiminde bahsettiğime benzer işleyişler mevcut ancak yetki sahibi olanlar ile yetki sahibi olması gereken kişiler çok farklı kişiler. günümüz paradigmasında her şey ısmarlamadır. yönetici ihtiyaç duyduğu yasaları kendi ideolojik parametrelerine göre çıkartır. bütün kurumların iktidarın güdümünde işlemesi yalnızca iktidarın ideolojisine yarayacaktır.
yönetici bir iktidarın olmadığı ve yasaların işleyişte olduğu herkese eşit uygulandığı bir düzende vergi kaçıramazsınız, hukuksuz hareket edemezsiniz, herkesin hesap verebilmesi gerekir. seçimlere ihtiyaç yoktur bunun yerine halkın talepleri olduğunda geliştiriciler yasa veya politika geliştirerek gerekli düzenlemeleri yapar ve işleyişi her an güncel tutabilirler.
eğitim politikası geliştirmek ve uygulamaya sokup yürütmek için, eğitim bakanlığı gibi bir kurum olabilir ama bu kurumun bir yöneticiye ihtiyacı yok, kurum içerisindeki geliştiricilerin ürettiği politikalar, denetleyiciler tarafından denetlenip uygulayıcılar tarafından yürürlüğe sokulabilir. her seçimde bu kurumun çalışanlarının değişmesi gerekmez, kurumdaki çalışanlar liyakatla atanır sırf partili diye yer işgal edip vasıfsız bir şekilde hiç bir şey üretmeden nemalanmaz.
uluslararası ilişkiler de yasa ve politikalar doğrultusunda ilerlemelidir. bir tehdit olduğunda savaşıp savaşmayacağımıza liderler değil eldeki somut veriler ve hangi durumda ne yapmamız gerektiğini bildiren önceden belirlenmiş ve güncel tutulan politikalar karar vermelidir.
elbetteki her durumda yasa ve politikaya dayanarak hareket edemeyeceğimiz durumlarla karşılaşacağızdır bu gibi durumlarda bir araya gelip çözüm ortaya koyabilecek bir meclis oluşturulabilir. bu meclisin çoğunluğu teknokratlardan oluşmakla birlikte temsilcilerde bulunmalıdır.
yönetici sınıfının devreden çıkarıldığı bir düzen sadece ilerlemeye ve gelişmeye odaklanacaktır. askeri unsurlarda komutan önemli bir kavramdır fakat bu askeri yönetim biçimi yerine otokontrole dayalı bir mekanizma kurulabilir, ayrıca muhtelif durumlara karşı önceden planlanmış, talim edilmiş askeri yönergeler oldukça hangi durumda ne yapılması gerektiğini belirlemek için bir yöneticiye gerek kalmayacaktır. organizasyon yönetici ile değil kolektif mekanizmalarla da uygulanabilir.
liderler, krallar, imparatorlar, yöneticiler olmadan da biz var olabiliriz, aksini düşünüyorsanız varlığınızı sürdürmenizin bir lidere bağlı olduğunu kabul etmişsiniz demektir. bu fikir bizi belli bir yere kadar idare etmiş olabilir ama artık bunun da ötesine geçilmesi gerekiyor. güç ve yetki tek bir yöneticide toplandığı zaman o yöneticinin bizi sürükleyeceği yere gitmekten başka bir şansımız yoktur. oysa ulaşmak istediği belirli bir hedefi, belirli bir aracı(yasa ve politikalar), belirli bir rotası olan bir toplumun ise onu o noktaya götürecek seçilmiş birine ihtiyacı yoktur. yasaların bağımsız bir şekilde işlediği bir toplum her an hedefine doğru ilerler ve ulaşıncaya dek durmaz, durdurulamaz.
başınızda, baskı altına alınabilecek, yönlendirilebilecek, kandırılabilecek, bir lider oldukça hiç bir şeyin sağlıklı ilerleyeceğine dair bir güvenceniz olamaz.
Yorumlar