İçeriğe geç

Leyla

leyladan önce…

öncesi, sonrasında varacağım yerdi. bir geceden ötekine göç ederken sevdaya düştüm. leyladan önce bahar bahçeydi gönlüm, yüreğim demir gibiydi ne yapacağını bilen bir deliydim huzurum ve rahatım yerindeydi leylasızlıkta da mecnundum.

mecnunların, meczupların, mahlukların rabbine müştak olmuştum.

leylalıyken…

mecnuna leylalanmamak elde değil, mecnunluk leylalandırdı beni, leylasızlıktan leylaya düşmek dehşetli bir sarhoşluktu. leyla herkes gibi gülüyordu, ben cennette çiçek açıyor sanıyordum, leyla herkes gibi konuşurken ben efsunlu bir musikiyle kendimden geçiyordum. hakikatte leyla herkes gibiydi, benim gözümdeyse leyla benim için yaratılmış bir melekti ve ondan başka hakikatim yoktu.

leylaya gönlümü açtım, usulca içeri girdi, gördükleriyle, bulduklarıyla mest oldu, yedi içti, gönlüne göre eğlendi, gününü gün etti. bütün hazinelerin anahtarını leylaya teslim ettim. en değerli hazinem leylaydı gönlüme girsin kapıyı üzerine kilitlesin istedim…

leylalanmak mecnunu sarhoş etti, bir gün leylanın yüzü değişti, çirkin bir cadıya dönüştü, tırnakları uzadı, göğsümü pençeleriyle yırtıp dışarı çıktı, yüzümü ve omuzlarımı çizdi, yüreğimi kanattı, gönlümdeki tüm sarayları yıktı, elleri büyüdü, bana bir tokat attı, dili uzadı kötü sözler etti. kalbi karardı, yüreği buz tuttu.

leyla hastalanmıştı, zamanın sancısı leylayı zehirlemişti. bin şifa topladım, kaynatıp içirdim. leyla iyleşmedi. bir gün leylayı bulamadım gitmişti. çıldırmış olmalıydı, belkide hastalığı bana bulaşmasın diye gitti. ama gitmişti işte. leyla bir yana mecnun bir yana savrulup gitmişlerdi.

görsel

leyladan sonra…

leyladan sonra mecnun, dicleyle fıratın ortasında bir çöle düştü. leylasızlık, gecesizlik bana işkenceydi. leyladan önce herşey çok güzeldi, leylalıyken daha güzeldi, leyladan sonra mecnun viraneydi. leyla iyileşmeyecek, geri dönmeyecekti. mecnun leylasızlıktan ince hastalığa yakalandı, cüzzamlı gibi yaşadı çöllerde, bu illetten uzun zaman kurtulamadı mecnun.

sonra bir kum fırtınası onu kaf dağına kadar sürükledi. bitkin düşen mecnun bayılıp kaldı. göklerden ejderha gibi bir simurg kuşu mecnunu pençeleriyle kapıp kaf dağındaki yuvasına götürdü. simurg mecnunun göğsünü yavrularına yedirdi paramparça olan mecnunun yüreğini çıkardı, ateşe atıp yaktı.

yeni gün doğunca simurg küllerin içinden mecnunun yeniden doğan yüreğini çıkarıp konuştu “hakikatte leyla diye biri yoktu, leyla bildiğin senin sevgindi sadece, leylanın mehtabıda sendin” dedi ve mecnunun yüreğini yerine koydu. gözlerini açtığında mecnun leylayı hatırlamadı.

simurg, mecnuna zamanın sancısı hastalığını yayan ejderhayı durdurması için keskin bir kılıç verdi ve ona er meydanına giden yolu gösterdi.

mecnun artık leylasını ondan alan düşmanı bulmuştu. zamanın sancısı vebasını yayan ejdarhanın peşine düştü. mecnunun leylası kendisiydi mecnunun aşkı kavgasıydı.

leylalara kör olan mecnun zamanın sancısı vebasını yenmek için ab-ı hayat bulup içti o artık ölümsüz ve yenilmezdi.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok