Kendi kabilesini kurmak isteyen, eski kafalı bir kızılderiliyim. Kuzey karolina, arkansas yada missouride, bir cherokee kabilesinde doğmadım. Siouxlar yada chayenneler ile akraba değilim, ama kendimi ait hissettiğim insanlar onlar. 21. Yüzyılda, hala insanlıktan umudumu kesmiş değilim, doğayla iç içe, huzurlu bir hayat kurmak istiyorum.
Şehirlerden, mesailerden, koşuşturmadan, aptalca kaygılardan, kalabalıklardan, aşırı doz televizyondan zehirlenmiş insanlardan bıktım.
Bu Yaşam biçimimizde, erdemli olmaya yer yok. Kendimize, ailemize, ve inançlarımıza vakit ayıramıyoruz. Birbirimize güvenimiz, itimadımız yok. Bu şehirlerden uzakta, bir ovada, vadide, insanca yaşama imkanımız var.
Gereksiz, hatta çıldırasıya kalabalık yaşıyoruz. popülasyon fazla, imkanlar kısıtlı, insanlar aç gözlü, birbirimize tecavüz edip öldürüyoruz. Üst üste istiflenmiş, balık yığını gibi yaşayıp, birbirimize dayamanın ahlaksızlığı üzerine palavralar sıkıyoruz. Denizde yüzüp ıslanmamak mümkün değil.
En son ne zaman, toprağa ayak bastığını unutan, insanlarla dolu şehirler. çocuklarımız kuvözlerde doğuyor. gelecek vadeden bir burjuvanın, bilmesi gerektiği kadarı için, okullara teslim ediyoruz onları. sokakta, toprakta değil, büyükşehir belediyeciliği rant anlayışının ürünleri, sentetik parklardaki, rahatsız edici salıncaklar ve hiç heyeceanlı olmayan sikik tahterevallilerde eğleniyorlar. Bir kaç yıl sonra, google çağının, android kuşağı diye anılacak bir nesil yetiştiriyoruz.
Ben göçebe biriyim. Ruhum daralıyor beton görünce. susadığım zaman, bir aslan gibi ağzımı dere yatağına dayamalıyım. Acıktığımda kurt gibi avlanabilmeliyim. Yüksek dağlara tırmanıp kayaların arasından, kekik toplamalıyım. Karnımı doyurmak için kravat takamam. Suya para vermek onursuzca geliyor.
Çadırım, kadınım, atım ve onurum yaşamak için yeterli olurdu.
Yorumlar