kehribar gözleri olan kadınla zencefil molası.
dün fırında şirket kavurması kodlarken, bariz bir şekilde blöf yaptığımı farkettim. bütün bunlar şeftali kuruntusu geçirdiğim için başıma geliyor. sabahları kaşarlı ahtapotla besleniyorum diye akşama kadar kariyerim ağrıyor. 3 boyutlu cinsellik çikolatası gibi eriyorum bu havalarda. üstümden metro istasyonu geçmişte gişelerimin haberi yokmuş minvalinde bahanelerle kendimi avutuyorum. ne yapayım organlarım halden anlamıyor, hormonlarımın omega bilmem kaç yağı aşermesine kayıtsız kalamıyorum.
annemle banka soymaya giderken yanında pazar arabası getirmesinden utanıyorum hala. galakside benim kadar şerefli bir keş olmadığına dair kendi üstüme tez yazıp bahis oynayacak kadar yolumu şaşırdım. biri omuzumdan tutup beni okula yazdırsa keşke. sevgilimi evde unutup sınavdan kalsaydımda bir şey değişmeyecekti. okuma engelli vatandaşlara kelime kolisi hazırlayıp yardımlayan yayın evlerindeki sobaların üzerinde mandalina kabuğu yakan teröristler kadar acımasız ve ozon düşmanı köpek balıklarına söyleyecek bir şey bulamıyorum diye oturup ağlayacak değilim ne yazıkki.
köylü biriyim ben, diğer insanlar gibi şehirlilikler yapamıyorum. ne kendime ne başkasına bir şehirliliğim yok. bütün köylülüğü kendime yapıyorum. tezek dolu kadehler kaldırıyoruz kızılay çadırında. dolum günü geçmiş bir yangın tüpü kadar çaresizim. başkentimin yüzünde patlayan sivilce kadar genç kalmak istiyorum. zaman porselen bir tabak gibi kırılıyor kalbimde, kehribar gözlü bir kadınla tam da şu havada müzelerden zencefil toplarken.
Yorumlar