İçeriğe geç

Kavram karmaşası

konuşmaya ilk başladığımızda, dil öğrenilirken taklit yoluyla ve sezgisel olarak kodları çözüp iletişime adım atarız. oysa kelimeler seslerden oluşan anlam yüklediğimiz karmaşık sembollerdir.

kavramsal sözcükler, anlam yükleyerek kullandığımız sözcüklerdir. mesela özgürlük kavramı, herkes kendine göre bir anlam yükleyip bu kavram üzerinden tartıştığında aynı sözcükleri kullanan ama farklı şeylerden bahseden insanların bir türlü anlaşamadığını görürüz. oysa sağlıklı bir iletşim için kavramların ortak bir yargı bildirmesi gerekir. x kişisi özgürlük benim için hiç bir kural yada otorite tanımadan hareket edebilme serbestliğidir diyor olsun, z kişiside özgürlük benim için kimseyi rahatsız etmeden kurallara uyarak yaşamaktır desin. x kişisinin özgürlük kavramına yaptığı tanım aslında anarşizmin tanımıyken, z kişisinin yaptığı tanım ise toplumsal yaşama uyumlu bir şekilde adapte olan ve sosyal haklarını kullanan bireyin tanımıdır. özgürlüğün tanımı ise bunlardan hiç biri değildir fakat yapılan tanımlar özgürlük kavramıyla uzaktan ilişkilidir. kavramları tanımlamamak ve kategorize etmemek iletişimdeki sorunların en önemli kaynağıdır.

şahsen bir konuda biriyle tartışacaksam öncelikle kullandığım kavramları muhattabıma nasıl tanımladığımıda anlatarak veya kendisne o kavramı nasıl tanımladığını sorarak iletişim kurmaya gayret ederim ki kendimi ifade edebileyim. karşınızdaki insanlar ne kadar eğitimli olursa olsun kavramları tanımlamamış veya kategorize etmemiş, ayrım yapmamış olabilir. kavram karmaşası zaten pek farkedilen ve önemsenen bir olay değil malesef. kendini net bir şekilde ifade etmenin ve muhattabını net bir şekilde anlamanın yolu kavramları sağlıklı bir şekilde kategorize edip tanımlamaktan geçiyor. dili ve kavramları sezgisel olarak yorumlayıp, öznel tanımlara sıkıştırırsak sağlıklı bir iletişim kuramayız.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok