İçeriğe geç

İnsan ve yol

dünyayı ve yaşamı tanımaya başladığınızda, önünüzde yürüyebileceğiniz bir çok farklı yol belirir. ilk başlarda herkes gibi bende en ışıltılı olan yollarda yürümeyi seçtim yürürken yolları tanıdım ve varacakları yeri önceden gördüm, zamanla biraz daha tanıdım dünyayı ve kendi yolumu çizmeye karar verdim. benim yolum insan olmak olacaktı, her ne kadar dünyaya geldiğimde bana insan olduğum söylensede zamanla bunun fiziksel manada bir tür olmaktan daha öte bir şey olduğu kanaatine vardım.

insan olmak benim için erdemli bir insan olmak demekti yani taşıdığı özellikleri kullanabilen bir yaratık olmadıktan sonra bir öneminiz olduğu iddia edemezsiniz. zekasını, iradesini ve duygularını kontrol edip kullanamayan bir varlık için insan demek bana göre eksik bir tanımlama.

çizdiğim bu yolda yürürken çok şey öğrendim, zorlandığım yerlerde oldu kolayca geçtiğim engellerde oldu. zor bir işe kalkıştığımı söyleyebilirim ama yaşam, benim için bu yolda yürümüyorsam tamamiyle anlamsızdı.

bazı insanlar dünyanın ışıltısını karmaşasını en başından beri sever ve ona bağlanır, bazı insanlar ise kısmen uzlaşır, bazıları ise daha iyisini arar. tahmin edebileceğiniz gibi yaşamım boyunca dünyayla uzlaşamayan daha iyisini arzulayanlardanım ben. yaşarken ruhumun kalbimin ve aklımın huzur bulması için gereken şeylerden yoksun bu dünya. mutlak bir huzur haline erişemeyeceksem neden çaba göstereyim ki? bu dünya bana ne vadediyor diye düşündünüz mü hiç? fani bir bedenin bitmek tükenmek bilmeyen ihtiyaçlarını karşılamak, dizginlenemeyen arzularını tatmin etmek için bir ömür boyu binlerce külfete girmeye değer mi?

eğer karşılığında çok ulvi ve muhteşem bir hediye yoksa tüm bunlara kim katlanabilir. sadece görmek, duymak istediklerimize odaklanarak, dünyanın çirkin yüzünü görmezden gelerek anlamsızca yaşamın tadını çıkarıp günün birinde ölüp gidebilmeyi tercih etmek bana göre bir şey değil. insan olma yolunda ilerlerken, yolun sonunu bir zirveye ulaşmak gibi görmedim yürürken. yaşamda zirvesine ulaşılabilecek bir yükseklik olduğunu düşünmüyorum. bir şeyin potansiyeline ulaşması veya yaklaşması onu başka bir evreye taşımaz sadece olması gereken yere ulaştırmış olur. benim için yürüdüğüm bu yolun sonu diğer yollarda yürüyen diğer insanların yollarının sonuyla aynıydı, yolun sonunda heppimizi bekleyen şey ölümün ta kendisiydi.

şuan binlerce hazineye sahip olsamda gram mutlu değilim, huzurlu olamıyorum, acıda çekmiyorum, sıkıntılı bir yalnızlık kasvetli bir bıkmışlıktan başka bir şey yok. insan olabildim diyemem, bu yola çıktığınızda öyle kolay olmadığını göreceksiniz, dengeyi bulmak o kadar zorki zekayı kullanmaya ağırlık verdiğinizde iradeniz kontrolden çıkıyor duygularınız ise devre dışı kalıyor, duygularınızı açtığınızdaysa zekanız devre dışı kalıyor iradeniz zayıflıyor, iradeniz kontrole geçtiğinde ise zekanızda duygularınızda devre dışı kalıyor. söylediklerimi anlamanız için çok yoğun ve kompleks durumlarla çokça karşı karşıya kalmanız gerek. sonunda anlıyorsunuzki insan olmak dengeyi bulabilmekmiş, bir o yana bir bu yana sallanıp duruyoruz yaşamın kendisi böyle tam ortada durabilmek için yaşamın kendisini durdurmak gerek belkide, bu yüzden yolun sonu ölümdür diyorum çünkü dengeyi bulmak isteyen biri için yaşamın sonlanması gereklidir. ne varki ölüm sonlanacak her yaşama dengeyi getirmez, dengeyi bulmak isteyenlere dengeyi, uçlarda yaşayanlara ise ancak kaosu vadeder.

yürüdüğünüz yol insan olma yoluysa eğer ne bir yoldaşınız olur ne de o yolu takip eden sizden başka birileriyle karşılaşırsınız. bu yol ıssızdır, yolcusu kırk yılda bir çıkar, çoğu yarılamadan ya döner yada kaybolup gider. ben hiç dönmedim fakat kaybolmuşluğum yoldan çıkmışlığım çoktur. ne kadar uzaklaşsamda yol beni kendine çeker içine alır ite kaka ilerlemeye zorlar. ayaklarım beni hep aynı yöne götürür.

ben bu insan olma yolunu hep sevdim, zorluklarını daha bi sevdim, sanılmasınki sıkıldığım yorulduğum için yolda duraksamadım yada kaybolmadım, aksine yolda öyle güzel ve cezbedici şeylere rastladımki çoğu kez manzaranın güzelliğine dalıp gitmişimdir. ne olursa olsun hiç bir şey ilerlemeyi durdurmamalı bazı şeylerle oyalansak bile bir süre sonra onu bir kenara bırakıp tekrar yola çıkmalıyız.

bu dünyadaki yaşamda, dengeyi bulmak için yeterince güçlü olamasakta yol hala yürümeye değerdir. her ne kadar hedef tahtasını 12den vurabilecek kadar keskin bir nişancı olamasakta, en azından diğerleri gibi hedef tahtasının yakınından bile geçiremeden ıskalayan amatör atışlardan da uzağız. yol sizi biler, sivriltir, keskinleştirir.

hiç bir emek harcamadan sadece insan formunda dünyaya gelmiş olmak insan olmaya yetiyor diye düşünenlerin durumu bütün parçaları mevcut olan bir arabaya benzer motoru var bütün aksamlar yerinde deposu dolu, fakat sürücü olmadan araba hiç bir yere gidemez. araba var sürücü var fakat yol yoksa yine gidemez, sürücü ve yol da var fakat gidilecek yön yoksa yine gidemez. insan hayata, direk akıp giden bir trafiğin içinden başlar, yer yön yol aramaz kimse size sürekli birileri yol gösterir yön tayin eder. insan trafiği doğanın en acımasız en iğrenç ve yorucu trafiğidir benim gözümde. bu yüzdendir ki kendime ilerleyecek başka bir yol seçtim.

dünyadaki en zor iş nedir diye sorsalar erdemli bir insan olmaya çalışmak, olur benim cevabım. mesaisi ancak uykuda biter, üstelik hayatını idame ettirmek için yaptığın diğer işlerle birlikte yürütmen gerekir bu işi. en zor kısmıda diğer insanlarla geçinebilmeyi öğrenmektir. bu yolda yürürken mutlu olunabilir fakat mutluluk sarhoşluktan başka bir şey değildir. bağımlılık yapar sizi kendi yolunda yürümeye zorlar bütün bir hayatınızı mutluluğun peşinde koşarak geçirebilirsiniz ama yaşamdaki bütün yolların sonundaki gibi ölümle karşılaştığınızda bütün koşuşturmaca ve hazlar birer pişmanlığa dönüşür. ölüm, yaşamın muhasebesinin yapılacağı zamandır, yaşarken kontrolünü sağlayamadığımız zeka, irade, ve duyguların ayırdına ölünce varacağız. bedensizlikte, bir bedene sahipken yaptıklarımızın hesabını kendi vicdanlarımızda ödeyeceğiz.

insan ve dünya öyle anlıktırki yol değil ancak ruhun geçtiği kapılardır diyebiliriz. öz benlik fiziki bedenlerde yaşamı deneyimler sadece fiziki bedenin ölümü bir kıyafeti çıkarmak yada değiştirmek gibidir. dünyaya geldiğimizde öyle muazzam ve hayret verici bir dünyayla karşılaşırızki geldiğimiz önceki dünyayı bir daha asla hatırlayamayız. her insanın özü bir damla su gibidir. bir çok manada bu böyledir.

oysa anlatmaya sırf ne kadar sıkıntılı neşesiz olduğumu ifade etmek için başlamıştım. bundan başka şeyler anlatıp durdum. insan olmaksa yolunuz, dünya ıssız bir adaya dönüşür zamanla, sosyal bir varlığın ıssız bir adada taşlarla kayalarla konuşmaya başlaması akli dengesini zamanla bozacağı gibi böyle bir yola girmişken sosyal olabilmeniz oldukça meşakkatlidir.

bu yalnızlıklar olmasaydı belki bu yol da daha neşeli olurdu.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok