İnanmak, bilinebilmesi güç bir şey hakkında yeterli kanıt olmaksızın o şeyin doğruluğunu yada varlığını kabul etmektir.
Bilmek, bir şey hakkında kesin kanıtlara sahip olarak, o şeyin doğruluğunu veya varlığını kabul etmektir.
İnanç, bilgiye dönüşünce inanç olmaktan çıkar ve bilinen bir şeye dönüşür.
İnanmaya olan ihtiyacımız her şey hakkında yeterince araştırma ve gözlem yapamayacak oluşumuzdan kaynaklanır.
İnsanların aya gittiğini kabul etmek inançtır. Çünkü aya gidildiği bilgisi rivayettir, übunun nasıl mümkün olabileceğini bilmeyiz. Haberlerden duyup kitaplardan okuduğumuz anlatımlardan yola çıkarak, bunun mümkün olduğunu kabul ederiz ama bu inanç olmuş olur. İnsanların aya gidebileceği bilgisine sahip olmak için aya gönderilen araçların tasarımından, ay koşullarına atmosfer koşullarına, daha önceki denemelere, çeşitli fizik konularına, mühendisliğe, astronomiye, uzay bilimlerine vs hakim olup olayın mümkün olabileceğinden emin olabilecek kadar bilgi sahibi olunca bu inanç olmaktan çıkıp bilmek olur.
Doktor beyninizde tümör var dediğinde buna öylece inanmaktan başka çareniz yoktur. Elinize bir röntgen filmi tutuşturup kafatasındaki bir karartıyı, “işte tümörünüz bu” diyen doktora inanmaktan başka ne yapabilirizki. Tıp eğitimimiz yok, röntgen filminde tümörün nasıl göründüğü hakkında bir bilgimiz yok, tümörün ne olduğunu bile bilmiyoruz, doktorun iki dudağı arasından çıkacak her bilgiyi doğru kabul ederiz. Burdaki inancın kaynağı doktor değil, tıbbın benimsediği bilimsel yöntemlerdir. Her şeyin öz bilgisini bilmemiz mümkün değil. İnanmadan, güvenmeden yaşayamayız. Doktorlarında yanıldığı olur , bilimde yanılabilir, yüzlerce yıldır doğru bildiklerimiz dahi bir zaman sonra yanlışlanabilir. İnsan inanmadan yaşayamaz.
“Ben inançla yetinmek istemiyorum şeyler hakkında kesin bilgiye ulaşmak istiyorum” dediğiniz zaman bütün işi gücü bırakıp bilmek istediğiniz konuya yoğunlaşıp uzun araştırmalara girmeniz gerekir bu her zaman mümkün olmaz.
Dini inançlarda böyledir, tanrının varlığı hakkında kesin bilgiye sahip olabilmek için hayatınızı bunu anlamaya ve öğrenmeye adamanız gerekebilir bu süreçte hiç bir sonuca ulaşamayabilirsinizde. Varsayalım ki felsefe ve mantık ile tanrının varlığı kanıtlanabilir olsun fakat bu durumda her insandan işi gücü bırakıp felsefe ve mantık kaidelerini çalışmasını bekleyemeyiz. Böyle durumlarda inanç devreye girer ve varsayımı hakikat olarak kabul etme yoluna gider. Kutsal kitaplardaki anlatılarda tanrının öncelikle istediği şey budur. Tanrı, varlığının kanıt beklenmeden kabul edilmesini ister.
Bu yüzden inananlar ve inanmayanlar vardır. Bilenler ve bilmeyenler gibi bir ayrım yoktur.
Tanrının, inanmayı bilmenin önüne koyması ikisinin ayrı şeyler olduğunu gösteren bir başka husustur. Kesin ve net bilgi insanı kısıtlayan ve hareketsiz bırakan bir özelliğe sahiptir. Yarın güneşin doğacağını bilen biri, akşam üstü güneş batınca endişeye kapılmaz. Yarın güneşin doğup doğmayacağını hakkında kesin bir bilginiz yoksa önünüzde iki seçenek belirir. Ya güneş bir daha hiç doğmayacakmış gibi yaşayacaksınız yada güneşin doğacağını varsayarak bu endişeyi gidererek yaşarsınız. Eğer yarın güneş doğmayacağı hakkında kesin bilginiz varsa daha farklı aksiyonlar alırsınız. Bilgi, insanın eylemlerini organize etmesi için önemlidir. İnançta ise bilgi değil sonuçlar esastır.
Ölüm cennet cehennem ve tek ve mutlak bir tanrı inancı bize hareket alanı tanır. Ölümden sonrası hakkında kesin bilgimiz olsaydı yaşam bir prosedüre dönüşürdü. Prosedürleri tamamlamak ve ilerlemek bizi kısıtlayan ve elimizi kolumuzu bağlayan bir şey olurdu.
İnanç bizi harekete geçiren ve haklı çıkmak için çabalamamızı gerektiren bir olgudur. Kesin bilgi ile ne yapacağımız bellidir elinde bir harita varsa nereye gideceğini bilirsin ama eğer yoksa varmak istediğin yere dair duyduğun her bilgiyi kullanarak oraya erişmen gerekir belki kaybolur belki başka yola sapar belkide oraya varman imkansızlaşır.
İnanç bir süzgeç görevi görmüş olur böylece. Bilmeden yola çıkanların yolunu bulmaya çalışırkenki tercihleri onları doğalarının varması gereken yere götürmesini sağlar. İnanç karanlıkta olan bireyin talimatlara uyarak gösterilen hedefe erişmesini yada o yönde ilerlemesini ister. Elinde haritası olan ise bilgiye sahiptir. Bilgi ile varılacak hedefler bildiklerin kadar olacaktır.
Yorumlar