Daha önce bir empati sanatçısı olduğumu söylemiştim. Hisleri ve auraları algılayabilmek ve tanımlayabilmek için empati konusunda master level olmalısınız.
Günlük hayatta pek çok insanla etkileşime geçeriz, bazılarının yanında iyi yada pozitif şeyler hissederken, bazı insanların yanında ise kötü yada negatif hislerle dolarız.
Buna kendini kötü hissetmekte diyebiliriz. Bu hissiyat iki aşamadan oluşur; birincisi yanında olduğunuz kişi hakkındaki ön yargılarınız, ikincisi onun sizin hakkında olduğu varsayılan ön yargıları.
Dışarı nasıl bir imaj veriyorum kaygısı ve karşımdaki beni x biçimde algılıyor olabilir endişesi. Bu denklemleri çoğunuz analiz etmiştir. İşin birde algı düzeyini yükseltmek var. Daha yüksek bir eşikten olayları gözlemleyebilmek için, o an hissedilenleri organize bir şekilde tanımlayıp çözümlemeliyiz bu yetenek otomatik bir yeti haline geldiğinde insanların yanında hislerinizi görüyor yada kokusunu tanıyor ve ayırt ediyor gibi algılamaya başlarız.
İşin aslına ve doğru kavramlarla yeniden tanımlamaya başlayabiliriz. İnsanların aurasını yani etrafındakilere yansıttığı şey hisler değil düşüncelerdir. Bunlara iyi kötü pozitif negatif demek yerine önyargılar ve endişeler diyebiliriz.
Misal “x kişisinin yanındayken çok kötü hissediyorum, beni küçük görüyormuş gibi tavırları var” yada tam tersi ” x kişisinin yanında çok iyi hissediyorum bana güvendiğini düşünüyorum.”
İlk örnekte, karşısındakinin tavırlarını küçümseyici bulmaktan doğan bir huzursuzluk yani endişe var, bunun alt metninde “ben küçümsenecek biri değilim, bana böyle olduğumu hissettiriyor, değersiz biri gibi görünmek endişe verici” gibi bir mesaj var.
İkinci örnekte, karşısındakinin kendisine güvendiğini düşündüğü için yanında iyi hissetme durumu var. Burda ise ön yargı yada ön kabul var. Alt metninde ise, “insanların bana güvenmesi fikri bana iyi geliyor” gibi bir mesaj var.
Özetle, yanınızdaki insanın sizin hakkınızdaki muhtemel fikirleri sizin auranız oluyor. Sizin yanınızdaki insan hakkındaki fikirlerinizde onun aurası oluyor.
Her insan çevresinde karşılaştığı insanlar hakkında eylemlerden ve dış görünüşten bir takım çıkarımlar yapar ve kafasında o insanlar hakkında yargılar oluşturur. Bunu neye göre yaptığı kişiseldir ve konumuzun dışındadır. Bir takım insanlar hakkında da endişeler duyar. Bunun sebebi ise kendi yaptığı şeyi diğer insanlarında yaptığını bilinç düzeyinde olmasada iç güdüsel olarak bilir. Bu akıl okumaya benzeyen bir yetidir fakat bilinçli kullanılmaz. Kendini onun yerine koyup onun gözünden kendini yargılamak ve tanımlamak ön yargılara veya endişelere sebep olur.
Hayli karmaşık bir denklemler yığını olduğu için anlamlandırmanız biraz güç olabilir. İşte bu cümle anlattığım her şeyi özetleyen bir cümle oldu. Anlattıklarımı karmaşık bulacağınızla ilgili ön yargılarım ve endişelerim olduğunun bir göstergesi. Bu yetenekte ustalaşmak bir hayli pratik gerektiriyor içgüdüsel mekanizmaları bilinç düzeyine çıkarıp daha derin analizler ve gözlemler yapabilirsiniz bunun yanında kendinizi gözlemleme fırsatınızda olur.
Yorumlar