İçeriğe geç

Hayal Gücünün Önemi

hayatımız boyunca, deneyimleyebileceğimiz şeylerin sayısı oldukça az. ölümsüz değiliz, ortalama 60-70 yıl gibi bir ömrümüz var. dünyadaysa gerçekten yapılabilecek bir çok şey var. biz bu daracık zamanda, çok az ve değersiz şeylerle ilgileniyoruz. heppimiz üç aşşağı beş yukarı aynı hayatları yaşıyoruz. standart, kalıp bir yaşam biçimi var bize dayatılan, heppimiz bu kalıbın içine sığmaya çalışıyoruz.

herkesin, dolu dolu yaşamak için imkanları elverişli olamayabilir. ama bu deneyimlemekten mahrum kalacağımız anlamına gelmez. düşlerle gerçekler arasında hiç bir fark yoktur. aynı tadı vermiyor diye düşunenlerin, imgeleme konusunda yetenekli olmadığı aşikar, oysa düşler, gerçek dediğimiz bu algıdan daha güçlü hisler uyandırır. zaten bizi bu hayatta bir şeyler yapmaya iten düşler değil mi onları somutlaştırma çabamız. hayallerimizi paylaşma arzumuz, onlara tutkuyla bağlı olduğumuzu göstermez mi.

geçmiş bir yaşanmışlıkla, geçmişte kurulan bir hayal, şimdiki zamanda ikisi de birer anıdır. siz, fiziksel olarak bir mekanda bulunmayı, gerçeklik olarak kabul ediyorsunuz. oysa zihin mekana sığmaz, kendi iç dünyanızda başka bir alemde bulunmayı, çocukça kabul ediyorsunuz. yaşmak salt dokunmak mıdır, çıplak gözle görmek midir. yoksa hissettiklerimiz mi gerçek, düşleriniz kadar sizi heyecanlandıran, tahrik eden bir “gerçek” ile karşılaştınız mı bu hayatta. bir ressamın baktığı manzarayı resmetmesi size ne anlatıyor. karşınızdaki manzara gerçek ve tuvale çizilen manzara sahte mi sizce?

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok