temel anlam: gözün, ışığın yardımıyla dış dünyadaki nesneleri algılaması eylemidir. ayrıca beş duyudan biridir.
yan anlam: kavramlar veya olaylar arasındaki bağlantıların farkına varmak.
mecaz anlam: gözle görülemeyecek olan bir şeyi idrak etmek.
sanatsal tanım: güzelliği algılanabilir kılan yeti.
şiir içinde kullanımı;
gördüğüm zaman gördüklerini, görebilecek miyim kendimi, aynalar ve ışıklar yokken, karanlığın içindeki gölgemi.
hayata etkisi: yaşamsal faaliyetleri kolaylaştırdığı söylenebilir fakat insan ilişkilerinde en çok manipüle edilen yetimiz kesinlikle görmektir. her şey bize olduğundan farklı ve görmemizi istedikleri şekilde gösterilir. sosyal ilişkilerde pek güvenilmemesi gereken bir yeti olduğunu söylemek yanlış olmaz.
felsefi yaklaşım: insan aklını kullanamadıktan sonra gören bir kördür, eğer aynı şeye bir ömür boyunca bakıp onu okuyamıyor, anlayamıyorsak ışığın ve gözlerin hakkını veremiyoruz demektir. insanı en çok yanıltan ve hüsrana uğratan şey, gözün görüp büyülendiği süslü şeylerdir, çünkü göz bir kere aldandı mı artık hep görmek istediği gibi görür, kulakları da duymak istediklerini işitir, aklı başından gider.
dezavantajları: insan bir kitap okurken bir yandan başka şeyler düşünüp, hayallere dalabilir ama bir film izlerken sadece görmekle meşgul olur. kelimelere yani sembollere baktığımızda onları anlamak için hayal gücüne ihtiyaç duyarız ama bir futbol maçını izlerken sadece topun kimde olduğunu takip edip ona göre heyecanlanmaya sevinmeye veya sinirlenmeye kendimizi koşullandırırız. film izlemekte böyledir. gerçek hayatta gördüklerimizin kaçını tekrar görmeye ihtiyacımız olduğunu düşünmeyiz asla.
bakmakla görmek arasındaki fark: görmek için odaklanmak gerekmez sadece gözlerinizin açık olması yeterlidir. bakmak içinse gözlerinizin açık olması yetmez dikkat ve odaklanma gerekir.
Yorumlar