dişil doğa felsefeye ilgi duymaz, dişil doğaya içgüdüler hakimdir. sezgilere olan güven, bilgiye olandan kuvvetlidir. doğuştan aktiftir. eril doğada ise durum tam tersidir.
gerçek hayatta gördüğümüz insanların, hangi cinsiyete sahip oldukları önemli değildir. önemli olan kişinin bedenine hangi prensibin hakim olduğudur. her kadının doğası dişil olmadığı gibi her erkeğin doğasıda eril değildir. bazı insanlarda ise her iki prensipte aktiftir, bazılarında ise ikiside yetersizdir.
insanı felsefeye dair şeylere iten motivasyon, eril gücün çözümlemeye olan ihtiyacı ile ilgilidir. eril doğa, yaşama hakim olmak ister, çünkü tabiatındaki zayıflığını iç güdüsel olarak bilir. hayatta kalmak için doğaya hükmetmesi gerekir. bunun için düşünce yetisi ile hayatı kolaylaştırmak ister, çözümleyerek ilerlemek ister. problemleri görmezden gelip hayatın akışına göre pozisyon almayı riskli bulur. mantıksız olanı kabul edemez. her şeyi sorgular.
gerektiğinde doğaya boyun eğer. hakimiyet bilinci vardır.
dişil doğa ise yaşamın üstesinden gelirken sezgileriyle hareket eder. tabiatının zayıflığını kabul etmez, hükmetmek yerine kendini akışına bırakmayı tercih eder. daha hızlı tepki verir. savaşmak ister. risk almayı, zoru sever. hükmetmeyi sevmediği gibi boyun eğmeyide kabul etmez. otorite kabul etmez. bu prensiplerin kadın erkekle ilgisi yoktur. bunlar tabiatın iki yönüdür. bir arada bulunurlar ama bazen biri daha baskındır. ister buna ying yang diyin ister aydınlık-karanlık… ama mutlaka bir arada ve uyum içinde olmalı bu güçler.
Yorumlar