henüz kimse tanımlamamış ama dalmak nasıl tanımlanır ki? denizin dibine doğru ilerleme şekli falan mı denir, bilemiyorum.
gerçek anlamını bilemem ama mecazını tanımlarken herkese meydan okuyabilirim. tek kişiye üç kişi dalmaktaki dalmak değil. bizim mecazımız insanın derin düşüncelere dalıp gitmesi, ve bu hal en derindeki tecrübelerden bağımsız bir şekilde tanımlanamaz.
bir kaç saat önce hayatımın mecaz anlamdaki en derin dalışını gerçekleştirdim. öyle bir derine dalmışımki kafamın içinde hiç susmadan konuşan iç sesim, her zamanki gibi bir şeyler anlatırken iç sesimin ne dediğini dahi duymadan ne olduğunu hiç bilmediğim aklımın bir kuyusuna dalmıştım ve bir anda iç sesimin beni ordamıyım diye yokladığını hissedip irkildim ve iç sesime, “afedersin ne dedin, anlamadım” diye özür diledim. kendi içinde dahi kaybolan bir kafa düşünün. o an denizler altında yirmi bin fersah ne demekmiş iliklerime kadar hissettim. iç sesimle ayrı gündemlerim mi var benim, ne yani kendi içimde çoğalabilir miyim şimdi.
dalmak ki ne biçim dalmak. yer zaman evren her şey kaybolmuş iç sesimi bile duymuyorum kim bilir kafam nerede bi halde iken; dalmaksa dalmak, ya boğuluruz yada kimsenin erişemeyeceği bir boşlukta her şeyden azade bir biçimde varoluruz, diyip zihnimi çöp tenekesini boşaltır gibi boşaltıp, yeni çöplerle doldurmak için tekrar karaya çıktım.
Yorumlar