artık ülkemizde her köşeden espiri yapmaya, şaka yapmaya çalışan biri fırlıyor. en önemli, en popüler, en zeki kabul edilen insanlarının, komedyenlerden oluştuğu bir ülkede çokta şaşırılmaması gereken bir durum. bu durumdan rahatsızım çünkü her şeyde olduğu gibi bununda tadını kaçırdık.
sırf absürd ve komik olmak için her şeyle dalga geçmek, bazı boş insanların suratında anlamsız bir gülümseme oluşturmak için bütün kavramların içini boşaltmak, değersizleştirmek hiç bir şey ifade etmiyor.
hayatı dalgaya almak bireysel bir aktiviteyse saygı duyarım fakat sosyal hayatta “hayatı dalgaya alan karakteri oynamak” kendini kanıtlamak için bir şova dönüştüğünde ve ciddiye alınması gereken şeyleri itibarsızlaştırmaya dönüşürse, bu faydasızlık diğer insanların vaktini çalmak ve dikkatlerini dağıtmakla birlikte zararlı bir şeye dönüşür.
soytarılık mesleği, bir toplumdaki en önemli ve talep edilen meslek olursa o toplum bütün ciddiyetini kaybeder. ciddiyetini kaybeden bir toplumda bireyler, sahte imajları benimseyerek işlevsiz ve sorunlu bir gerçeklik algısı oluştururlar. eğer insanları eğlendirerek kendinizi gerçekleştiriyorsanız soytarısınızdır. eğer soytarıysanız insanları güldürebilmek için yapabileceklerinizin sınırı yoktur. sizin için komedinin etiği diye bir şey de yoktur.
olması gerken, her şeyin ihtiyaca binaen orantılı olmasıdır, burda eleştirilen durum, bir konuda toplumun aşırıya kaçması ve dengesiz davranması. kafamı nereye çevirsem komik olmaya çalışan, beni eğlendirmek için komik durumlara düşen insanları görmekten bıktım. eğlenmek için insanların rezilliklerine şahit olmak bana mantıklı gelmiyor. “mutlu olmak zorundasın” fikri yıllarca zihnimize kazındı, buna programlandık ve neticede mutlu olmak için her şeyi yapabilecek kıvama getirildik. en basit şeylerde en büyük mutlulukları kovalıyoruz, en değerli şeyleri en adi şeylere tercih ediyoruz. gülelim, eğlenelim ama hayat bundan ibaret değil, ölçüyü kaybedersek kendimizide kaybederiz.
Yorumlar