İçeriğe geç

Cemaat ve tarikatlerin kurumsallaşması

hristiyan cemaatleri kilise etrafında toplanır. bizdeki camiler gibi sadece ibadet odaklı değildir kiliseler, sosyal yardımlaşma faaliyetleri, dini eğitim faaliyetleri, vakıf organizasyonları, yayın evleri gibi bütün faaliyetler kilise çatısı altında toplanmıştır.

bizdeki camilerin namaz kılmak ve kuran kursu dışında etkili bir faaliyetleri yoktur. cami cemaati aynı safta namaz kılmak dışında başka bir organizasyon için bir araya gelmez. bizdeki esas cemaat olgusu yer altı faaliyetleri yürütür içine kapalı ne amaçladıkları belirsiz yapılardır.

islami cemaatlerin dışardan görünüşü bir çeşit saadet zincirine benzer, öğrenci yurtları ve eğitim faaliyetleri üzerinden devlet içerisinde yerleştirilmek üzere kadrolar yetiştirip çeşitli bahaneler ile para toplayıp hem devlet içinde bir güç, hemde bağışlar üzerinden ekonomik bir güç oluşturmak dışında dişe dokunur bir amaçları ajandaları malesef yok. islamın kendilerine uygun ideolojik versiyonunu pazarlamak bir hedef değil sadece kılıftır. bu genellemenin dışında kalabilecek cemaat sayısı takdir edersinizki çok azdır.

cemaatlerin bu hale gelmesinde cumhuriyetin kuruluş dönemindeki baskılar ve yanlış politikalardan bahsedilebilir. önemli olan şuan, şimdi ne yapmalıyız, cemaatler kapatılmalı mı yoksa diyanet işlerine mi bağlanmalı?

cemaatler resmi kurumlar olmadığı için pratikte kapatmanız mümkün değildir. faaliyetlerini engellemeye çalışabilirsiniz fakat bu durumda onları durdurmuş olamazsınız sadece daha çok içine kapanmalarına ve yer altı faaliyetlerine yönelmelerine sebep olursunuz.

öncelikle şunu kabul etmeliyiz bu ülkede yaşayan herkes ideolojileri ne kadar birbirinden farklı olursa olsun bu ülkenin vatandaşı. aynı çatı altında yaşıyoruz birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama kabul etmek zorundayız. tc vatandaşlık kimliğine sahip olan herkes aynı haklara sahiptir birbirimizi ötekileştirdikçe hiç bir sorun çözülemez.

cemaatlerin diyanet işlerine bağlanmasının hiç bir artısı yok zaten bütçe üzerinde büyük bir yükü olan diyanet işlerine yeni bütçeler talep etmesi için bahane vermeye gerek yok.

cumhuriyetin kurulmasıyla beraber tekke ve zaviyeler, medreseler kapatıldı. bunlar eğitim faliyetlerini dini tahakkümden arındırıp bilimsel eksene kaydırmak için yapılması gerekenlerdi çağa ayak uydurmalıydık. bu yönde yapılan inkılaplar neticesinde dini cemaatler ve cemiyetler büyük bir baskıya maruz kaldı atatürk dönemi sonrası laik devlet anlayışı bu konuda abartılı bir yaklaşım gösterdi ve neredeyse toplumsal yaşama yansıyan her dini faaliyeti irticai birer durum olarak algılayıp bastırmaya engellemeye çalıştı türban meselesi bunun en bariz örneğidir.

bütün baskılar neticesinde gizli faaliyetlerle göze batmadan varlıklarını devam ettiren cemaatler şartlar olgunlaşınca siyasi alana devlet kurumlarına eğitim kurumlarına sistemli bir şekilde yerleştiler. kendi aralarında devlet kurumlarını paylaşıp siyasi partiler üzerinde nüfuz kazandılar. geldiğimiz noktada kontrolsüz bir şekilde büyüyen bu cemaatler ve ilişkili oldukları siyasi oluşumlar arasında yaşanan çatışmaların bedelini bütün bir toplum olarak cezasını çektik çekmeye devam ediyoruz. bu süreçte laik devlet anlayışı, islam anlayışı, cumhuriyet, demokrasi, milli birlik ve beraberlik gibi bir çok kavram yıprandı ve bağlamından koparıldı. aynı hatayı tekrarlamamak için ileriye dönük farklı aksiyonlar almamız gerekiyor.

türkiye’deki, dini olsun olmasın bütün cemaatlere kurumsal bir kimlik kazandırılmalı amaçları, hedefleri, organizasyon şemaları, yöneticileri, üyeleri hepsi şeffaf olmalı. faaliyetleri takip edilmeli, finansal hareketleri takip edilmeli, kurumlarına denetleyiciler atanmalı. cemaatlerle ilgili yeni düzenlemelere ihtiyacımız var. cemaat iltisaklı bir darbe girişimi yaşadık akabinde olay ne yeterince incelendi ne de yeni düzenlemelere gidilecek bir atmosfer oluşturuldu.

cemaatlere verilecek kurumsal kimlik sayesinde ortadaki belirsizlikler kalkacaktır. bu yapıların denetlenebilir ve hesap verebilir olması herkes için daha iyi olacaktır. islam dini cemaatlerin elinde oyuncak haline getirilmesini bu şekilde engelleyebiliriz. devletin kurumlarında kümelenen ve tahakküm kurmaya çalışan bu yapılardan korunabiliriz. laik devlet anlayışının geldiğimiz noktaya bakılınca ne kadar gerekli bir unsur olduğunu daha iyi idrak etmiş olmamız lazım.

cemaatler konusunda bir düzenleme yapmak tek başına yeterli olmayacaktır elbette, eğitim konusunda, devlet kadrolarına alımlar, sınavlar ve yasal düzenlemelerde beraberinde gerçekleştirilmeli.

medeniyet baskılarla ilerlemez medeniyet özgürlüklerle ilerler. bu özgürlükler bir anayasaya dayandırılmadan da verilemez. aynı hadiselerin yarın yeniden yaşanmayacağının garantisi yok. cemaatler konusunda hem devletin hem toplumdaki cemaatlerin yararına olacak mantıklı adımlar atılmalı bir reform yapılmalıdır.

eğer olay islam davası ise neden binlerce ayrı cemaat var? eğer olay islamı kullanarak kümelenip güç devşirmekse neden bu alandaki faaliyetler yasalarla kontrol altına alınmıyor? burda devlet ve cemaatler arasında gayrı nizami bir ilişki ve çıkar ortaklığı var ise islam neden bu işin maskesi olarak kullanılıyor? bu soruları sorup cevaplar aramaya başlamazsak eğer ilerleyemeyeceğimiz gibi hızla gelişip üreten öncülük eden uygarlıklara karşı gerileyecek ve belkide yok olacağız.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok