Beyaz cadı 4.bölüm
Habis cadıların en kötü tarafı, arzularına erişmek için her şeyi yapabilecek kadar gözü dönmüş yaratıklar olmalarıdır. Annemin yüzüğünün o cadıda olmasının tek açıklaması annemi kıskanması, örümcek gibi ağ örmüş annemin her yanına, istediği şey annemin hayatını çalmak onun yerine geçmek. Tüm bunları bu kadar geç farkettiğim için kendime kızıyorum. O cadıdan derhal kurtulmam gerek, annem için bunu yapmalıyım. Hemen bilgisayarın başına geçtim ve satıcının numarasını alıp aradım. Satıcıya Bmw s1000rr bir motorsiklet ve 2 kask istediğimi söyledim eğer 2 saat içinde adrese teslim ederse hatırı sayılır bir miktar fazladan para vereceğimi söyleyip ücretini hesabına aktardım. Motoru dengeli bir şekilde sürebileceğimden emindim ama bunu görmeden yapabilmek için intihara meyilli birine ihtiyacım vardı.
Selini arayıp hemen bize gelmesini söyledim. Umarım ayık bir şekilde gelir. Beklerken Cadıyla baş edebilmek için bir kaç şey hazırladım. Bir saat sonra kapı çaldı açmak için aşağı indiğimde annemle karşılaştım.
-anne, ben bakarım bir arkadaşımı çağırmıştım o gelmiş olmalı.
-ne arkadaşı? Kimi çağırdın yine.
-selin.
-daha önce bi kutu hap içip kendini öldürmeye çalışan selin mi?
-bunları sonra konuşalım olur mu.
-umarım yine aynı şeyler yaşanmaz.
Kapıyı açtım selindi. İçeri aldım yukarı çıktık.
-beni neden çağırdın, en son görüştüğümüzde benim değersiz ve işe yaramaz biri olduğumu söylemiştin.
-sende bana inanıp bi kutu prozacla intihar etmeye çalışmıştın. Sana güzel bir haberim var işe yaramaz olduğun konusunda fikirlerim değişti.
-neden bahsediyorusun.
-annemin yüzüğünü ele geçiren bir cadı var. Gidip ondan yüzüğü geri alacağız tabi benimle gelmek istersen.
-ne cadısı, büyücü gibi mi?
-Babamın yasak ilişki yaşadığı bir cadaloz diyelim, annemin yüzüğünü gizlice alıp o kadına vermiş.
-anlamıyorum ben sana nasıl yardımcı olabilirim ki.
Selinle konuşurken bir yandan eşyalarımı topluyordum, gözlüğümü takıp evden çıkmaya hazır olunca, selinin elinden tutup,
-dışarıda konuşalım, dedim evin arka kapısından kimse farketmeden bahçeye çıktık karanlıktan hiç bir şey göremiyordum selin yol gösteriyordu bir yandan da nereye gidiyoruz diye söyleniyordu, kapının önünde durduk. Seline saati sordum,
-dokuz bucuk, dedi bir araç sesi duydum.
-bu gelen araç nasıl bir şey tarif eder misin?
-kamyonete benziyor, neden sordun.
-tam zamanında. Bir motor sipariş etmiştim o olamalı.
-sen motor kullanabiliyor musun?
-kısmen.
Araç evin önünde durdu teslimat görevlisi kimliğimi kontrol ettikten sonra evrakları imzalatıp motorun anahtarlarını ve 2 kaskı teslim etti. Diğer görevli motoru araçtan indirmişti. Depoyu doldurduklarını da söyleyip gittiler. Selin,
-bu çok pahallı bir şeye benziyor.
-işimiz bittikten sonra senin olabilir.
-ben hala ne yapacağımızı bilmiyorum.
-motoru kullanmama yardımcı olmanı istiyorum, evet bu çok tehlikeli biliyorum ama bir şey olursa en azından birlikte ölür yada sakat kalırız.
-ben motor süremem ki seninde gözlerin hiç bir şey göremiyor nasıl kullanacağız.
-motoru ben kullanacağım sen sadece hangi yöne ne kadar dönmem gerekiyorsa ona göre ellerinle omuzlarımı sık. Hızlanmam yada yavaşlamam gerektiğinde daha sıkı sarıl yada gevşet.
-aklını kaçırmışsın sen.
-eğer yardım etmezsen kör olmak pahasına tek başıma kullanırım.
-neden gideceğin yere taksiyle gitmiyorsun ki.
-yalnız risk aldıkça kendimi güvende hissedebiliyorum.
Kaskın birini ona uzattım ve,
-gelmek zorunda değilsin, dedim.
Kaskı alıp kafasına geçirirken,
-nereye gideceğiz peki, diye sordu. Sezinin telefonuna eriştiğim için lokasyonunu takip edebiliyordum. Navigasyonu açıp telefonu seline verdim
-burdan gideceğimiz yere bakıp beni dokunarak yönlendir.
-neden sesli olarak iletişim kuramıyoruz?
Kablosuz kulaklarımı gösterip,
-çünkü motoru kullanırken müzik dinleyeceğim. Dedim
selin kaskını çıkarıp, cebinden ufak bir folyoya sarılı olan bir posta pulu çıkardı ve dilinin üzerine yerleştirdi.
-öyleyse benimde bunu kullanmamda bir sakınca yoktur umarım. Dedi ve tekrar kaskını takıp hazır olduğunu gösterdi
Ağzında Lsd damlatılmış posta puluyla beni yönlendirecek bir co-pilotla kör sağır bir yolculuk adrenalin seviyemi yeterince yükseltmişti.
-durmamız gerektiğinde tırnaklarını geçirebilirsin dedim, ve diğer telefondan müziğimi açıp motora bindim. Teorik olarak motorun nasıl kullanılacağı konusunda her şeyi biliyordum ama tecrübem çocukken geceleri bahçede sürdüğüm bisikletten fazlası değildi.
Gaza bastım ve yola çıktık. Kendimi müziğin akışına bırakıp karanlıkta çok hızlı bir şekilde korkusuzca endişe ve şüpheden uzak berrak bir zihinle selinin ellerine bıraktım kendimi. Rüzgarın şiddeti ve yanından geçtiğim araçların savurduğu hava bana daha çok cesaret veriyordu. Neyseki gideceğimiz yer çok uzak değildi. Ana yollardan ara yollara geçtikten kısa bir süre sonra selin tırnaklarını kollarıma geçirdi ve durduk. Müziği durdurdum ve iyimisin diye sordum.
Kaskını yere fırlattığını ve öğürmeye başladığını duydum. Kusuyordu, bi kaç dakika sonra yanıma gelip,
-bu hayatımda yaptığım en delice ve zevk aldığım şey oldu. Hahaha.
-ne kadar yolumuz kaldı?
-geldik bile burası.
Doğru söylüyordu, kulaklıklarımdan birinden müzik dinlerken ötekindende navigasyonun asistanını dinliyordum. İşimi sadece seline bırakamazdım o cadıya haddini bildirmeden ölmek istemiyordum.
Geldiğimiz yer 5 yıldızlı bir oteldi.
Devam edecek….
Yorumlar