İçeriğe geç

Beyaz cadı 2.bölüm

Beyaz cadı 2.bölüm

Çatı katında bir ucube gibi yaşıyorum. İnternetten tanıdığım binlerce insan var ama gerçek hayatta kuzenlerim ve aile dostlarımız dışında kimseyle görüşmem. Bazen eve çağırdığım kızlar olur, evlenemeyeceğim için ailem durumu hoş görür. Sonuçta kimse eve tıkılı biriyle evlenmek istemez bende aynı hayatı başkasıyla paylaşamam. Kör olsaydım hayat daha katlanılabilir olurdu, arafta kalınca insan ne yapacağını kestiremiyor.

Sabah kahvaltı için yemek salonuna indiğimde yabancı biriyle karşılaştım, annem fakülteden arkadaşı olduğunu söyledi adı sezin, gümüş gri boyamış saçlarını, kıpkırmızı dudaklar, lila rengi bir hırkası, enteresan yüzükleri vardı parmağında.

-tanıştığıma çok memnun oldum, annen senden çok bahsetti.

Onlar kahve içerken, bende kahvaltıya başladım. Gece gündüz ayrımı pek olmadığı için uyku düzenim yok. Cumartesi Öğleden sonraydı. Babamda bize katıldı sezine hoş geldin dedikten sonra çekmeceleri karıştırıp yukarı çıktı. Babamı iyi tanırım kadınlara düşkündür, oturup muhabbet ederdi normalde herhalde önemli bir işi vardı. Sezin telefonun ışığını fincana tutmuş anneme fal bakıyordu,

-yol görüyorum, uzun bir seyahat olabilir, tek başınasın, bak şurda girdap gibi bir şey var bunalmışsın içine attığın şeyler var, bunlardan kurtulacaksın ama biraz kafa dağıtman gerek canım, değişiklik zamanı.

Annemde ne zamandır tunusa gitmek istediğini anlattı. Bir şey farketmiş gibi sezinin elini tuttu,

– ay Yüzüğün çok güzel aynısından bende de vardı baya oldu kaybettim eşimin hediyesiydi.

-banada yakın bir arkadaşım hediye etti ama beğendiysen sana hediye etmek istiyorum.

-hayır canım lütfen kabul edemem sevdiğin birinin hediyesi sende durması daha hoş olur. Çok teşekkür ederim.

Uff saçma sapan muhabbetler, portakal suyumu bitirip yukarı çıkmak üzereydim ki, sezin fincanı masaya koyarken sağ avuç içinde bir şeyler olduğunu gördüm. Neydi acaba, dövme olabilir mi, avuç içi dövmesi görmemiştim daha önce, saçma sapan şeylere takıntılı olduğum için ne olduğunu öğrenmezsem kafayı yerdim. Konsolun üzerindeki reve d’or kolonyasını alıp tekrar hoşgeldiniz diyip eline dökmek için hamle yaptım, o da refleks olarak ellerini açtı ki açmazsa üstüne dökecekmiş gibi yaptım. Hmm bütün avuç içini kaplayan bir dövme bu ortasında bir göz, gözün etrafında ışık demetleri ve parmaklara kadar desenler ve semboller var. Bu saçma hareketime anlam veremediler. Pek umursamadım dövmeyi ortaya çıkarmıştım sonuçta,

-aaa dövmenize bayıldım, nedir bu?

-teşekkür ederim, bu dövmeden çok bir tılsım, negatif enerjiyi engelliyor. Benzer bir kolyemde var.

Bluzunun altında kalan kolyesini çıkarttı. Ortasında göz olan bir el. Bu hamsa yada fatımanın eli olarak bilinen nazara karşı kullanılan bir tılsım sadece. Fakat avucundaki dövmede alakasız başka sembollerde vardı her neyse bu gizemide çözdükten sonra yapacak bir şey kalmamıştı odama çıkmaya karar verdim. Sezin;

-nereye gidiyorsun, biraz daha otur lütfen.

Normalde reddedilemez bir bahane öne sürüp odama giderdim ama nedense bunu istesemde yapamadım ve onlarla oturmaya devam etmek için geri döndüm. O anda bir şeylerin ters gittiğini hissetmeye başladım, üzerime bir ağırlık çökmüştü sanki.

Devam edecek…

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok