İçeriğe geç

Apartman boşluğu

apartman boşluğu

2 yıldır ilk defa odamın penceresinden, karşımdaki apartmana dikkatlice baktım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

penceresinde çiçek yetiştiren kimdi acaba? dolaptan dürbünümü çıkartıp baktım, perdeler çekili, içerisi görünmüyordu. kim yaşıyordu ki o evde? dürbünü dolaba koyarken eski bir şiir kasedi buldum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çıkartıp masaya koydum, bunu dinlemek için gereken teknoloji çoktan demode olmuştu. kasedi kırıp bandı çıkarttım. o evde kim yaşıyordu ki? kimin aklına pencere kenarında çiçek yetiştirmek gelir ki? yaşlı bir çift olabilir mi? yalnız yaşayan güzel bir kadın? dürbünü çıkarıp tekrardan baktım, hangi çiçek olduğunu merak ediyordum. mine çiçeği, aynısafa ve atropa belladona. belladona mı? kim neden bunu yetiştirsin ki?

mutfağa koşup iki diş sarmısak aldım ve ceketimi giyip evden çıktım. hemen gidip orda kimin yaşadığını öğrenmeliydim.

apartmanın girişindeki kapı zillerine baktım, hiç birinde isim yazmıyordu. kapı açıktı içeri girdim, ışıklar yanmıyordu. baya eski bir binaydı. çakmağımı yakıp basamakları görmeye çalıştım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

4. katta olmalıydı, girişteki kapı numarasına göre hesapladım. kapı numarası 13 olmalı, yukarı çıkıp kapıyı buldum.

zile bastım, çalışmıyordu. kapıyı tıklattım, ses yok. bir daha çaldım kapıyı yine kapıyı açan olmadı. kimse yok galiba, diye düşünüp geri döndüm, merdivenlere doğru yöneldiğimde,

-kimsiniz? diye bir ses geldi. dönüp baktığımda, kapının açık olduğunu gördüm ama içerdekini net göremiyordum karanlıktı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

-ben yandaki apartmanda oturuyorum

-ne istiyorsunuz?

-çiçekleriniz..

-hangi çiçekler?

-pencerenizin önündeki çiçekler

-neden bahsediyorsunuz, çiçek yok bizim penceremizin önünde

-karıştırmış olabilirim özür dilerim.

-önemli değil, aç mısın?

-anlamadım

-aç mısın diyorum, yemek yedin mi?

-hayır, yemedim henüz

-içeri gel o zaman, yemek hazır

çiçekler bu evin penceresinde, eminim. haberi mi yok acaba? insan tanımadığı birini neden yemeğe davet eder? burası neden bu kadar karanlık? neden bu daveti kabul etmek zorunda hissediyorum kendimi? evime gidip birşeyler yiyebilirim oysa.

-yemekte ne var? diye sordum

-ne biçim misafirsin sen içeri gel hadi.

kapıdan ayrılıp içeri girdi. kapıya yaklaştım, eşikten geçerken karşıma dikildi, elindeki kadehi uzatıp, susamışsındır, dedi. kadehi aldım. nezaketen bir yudum içtim ama su değildi bu, kekremsi tadı olan kokusuz tuaf bir şerbetti. kadehi tekrar ona uzattım, içerisi karanlıktı. koridordan ilerlemeye devam et, dedi. devam ettim.

salona geçmiştim, yemek yemek için hazırlanmış iki kişilik bir masa gördüm.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu kadar dar bir salon görmemiştim. kadının gelmesini bekledim, bir kaç dakika geçti ama kimse gelmedi. seslenmek istedim ama bir anda başım dönmeye başladı, koltuğa oturup bekledim. bütün perdeler çekilmiş, dışardan gram ışık girmiyordu odaya. mum ışığıyla aydınlanıyordu içerisi. kendimi iyi hissetmiyordum. ayağa kalkmaya çalıştım, yavaşça salondan çıkıp karşımdaki odaya girdim. yan yana duran iki kadın gördüm.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yine başım dönmeye başladı, ilk bulduğum yere oturdum.

esmer olan kadın,

-hoşgeldin. dedi

-ne içirdiniz bana?

-çiçeklerden yaptığımız lezzetli bir şerbet sadece

sarhoş gibiydim, bu kadınlarda neyin nesiydi bana içirdikleri şey.. anlamıyorum..

diğer kadın ayağa kalk dedi

bir anda ayağa kalktım, hayatımda ilk defa kendi iradem dışında hareket ettiğimi hissedince korkmaya başladım.

-yaklaş

adımlarımı kontrol edemiyordum, istemsizce kadına yaklaştım. etrafımda dönmeye başladı, kafasında bere olan karşımdaki eski koltuğa oturdu, bacak bacak üzerine atıp bir sigara yaktı

-demek çiçeklerimiz için geldin buraya

-neden antropa belladona yetiştirdiğinizi biliyorum. dedim

-nedenmiş anlatsana biraz

-siz cadısınız.

korkunç kahkahalar atmaya başladılar. sarışın olan, diz çökmemi söyledi. dizlerim kırılmış gibi yere çöktüm.

-çok zeki birisin, peki sana ne yapacağımızı biliyor musun.

-hiç bir şey yapamayacaksınız.

yeniden kahkaha atmaya başladılar

-öyle mi, neden biraz dans etmiyorsun. ayağa kalk ve bizim için dans et.

vucudum ayaklanmaya başlayınca, durun. dedim

-ne oldu.

-buraya sizi uyarmaya geldim.

esmer olan, yerinden kalkıp dibime kadar sokuldu ve şuh bir sesle

-uyarılmayalı uzun zaman olmuştu, bunu nasıl yapacaksın merak ediyorum. dedi ve dudaklarını yalamaya başladı

-kendimi kontrol edemeden bunu nasıl yapabilirim.

-gerçektende bizi uyarmaya geldin yani ?

-evet tam da düşündüğünüz gibi

-pekala görelim bakalım ne yapacaksın

kendimi kontrol edebiliyor muyum diye kollarımı kıpırdattım

-oturabilir miyim

-fazla vaktin yok

oturdum ve elimi ceketimin cebine koydum. bir anda elim dondu

-sadece sakız çiğnemek istiyorum

ellerimi kontrol edebiliyordum tekrar. cebimde bir diş sarımsağı buldum, avucumda gizleyerek ağzıma atıp çiğnemeye başladım

esmer olan, sarışın olana baktı. sonra bana döndü

-neler oluyor, ne yedin sen?

-sakin ol, sarımsak çiğnemeyi seviyorum sadece

ıkisininde bakışları dondu tedirgin olmaya başladılar. esmer olan,

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

-sana kötü bir şey yapmak gibi bir niyetimiz yoktu, sadece eğleniyorduk.

-eğlencenizi böldüğüm için üzgünüm. sizin gibi sürtüklerle çok karşılaştım, ben bir cadı avcısıyım.

o korkunç kadınlar şimdi kedi yavrusu gibi birbirine bakınıyordu

şimdi de ben gülmeye başladım. esmer olan

-bizden ne istiyorsun diye sordu.

-benim için çalışmanızı istiyorum

-dalga mı geçiyorsun

-hayır ciddiyim

-kabul etmezsek ne yaparsın

-ıksiriniz beni etkilemiyor diğer numaralarınızda işe yaramaz. benimde sihirli sözcüklerim var. size neler yapabileceğimi hayal gücünüze bırakıyorum.

-ne istediğini söyler misin artık

-biriniz benim için ev işlerini yapacak, diğerinizde bir iş bulup çalışacak, para kazanacak. bundan sonra benim evimde yaşayacaksınız.

adi sürtükler kahkahayı basıp kendilerini yere attılar.

-ayağa kalkın diye bağırdım

ok gibi fırlayıp ayağa kalktılar, yüzlerindeki ifade acı bir gülümsemeye dönüştü. sarışın olan,

-bunu nasıl yaptın diye sordu

oturduğum yerden odadaki perdelerin yavaşça açılmasını sağladım. ıkisininde gözleri fal taşı gibi açıldı. ışıktan korkup kenara geçtiler.

-neden beni ciddiye almıyorsunuz dedim

-bizden ne istiyorsun sana zarar vermedik ki.

-yemek için ne hazırlamıştınız söyler misin

-şey… biz pratik bir şeyler hazırlayacaktık.

-yalan söylüyorsun, kamışımı kesip pişirecektiniz menüde bu vardı.

yerimden kalkıp esmer olanın üzerine doğru yürüdüm, elimi bacaklarının arasına sokup gözlerine baktım, çorabının arasından sigara paketini aldım. diğer elimle de göğüslerinin arasından çakmağı çıkartıp bir sigara yaktım. bunlara diz çökmelerini söyleyip odada dolanmaya başladım.

sarışın olan

-bunu nasıl yapıyorsun, çok yeteneklisin

ceketimin cebinden bir parşömen çıkarıp önüne attım, tetragrammaton. dedim

esmer olan

-bunu şimdiye kadar kimse başaramadı nasıl olur?

dolaptaki şeylere baktım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

-bu aptal iksirlerle mi iş görüyorsunuz.

-sen kombinasyonu bulan kişi misin?

-bu seni ilgilendirmez, bu evi ateşe verin her şeyi yakın bana taşınıyoruz artık. size konukseverliğimi tattırmak istiyorum. diyerek odadan çıktım arkamdan istemsizce geliyorlardı. uzun zamandır cadı yakalamıyordum, şanslı günümdeydim.

Bağlan!
Gemi okyanusa açılmak üzere, acele et ve bize katıl!

Yorumlar

Henüz yorum yok