Papazlar ve vaazlar, alice.
“doğrusu” hakkındaki fikirlerinin tezgahtarlığına soyunmuşsun yine. güzel, doğrusu nedir biliyor musun alice?
doğrusu fikirlerine uygun kalıplar tasarlamak değildir. doğrusu demirden, elmastan daha serttir ve ona hakikat denir.
eğip bükemezsin alice. kendine göre kıvamını arttıramazsın. sen alice, kafası karışık birisin. bir şeye tutunmadan ayakta durabilme sanatına kendini bilmek denir.
alice aklını kullanmayı bırak artık, bulanık olanın durulması için gereken sabırdır. arınmanın bedeli budur. sabır beklemek değildir beklemeye razı olmaktır, vazgeçmeye ve kaybetmeye dayanmaktır, fedakarlıktır. kazancını feda etmen gerek alice, bildiklerinden ve aklından soyunmalısın. böylece durulabilir ve bir pazarcıdan fazlası olabilirsin. aklın sana kitapları okumanı ve öğrendiğin bilgileri satmanı söyler, sen bir tezgahtar değilsin alice. şu hayatta seni sana armağan edecek senden başkası yok.
ben alice, kendini asla kıyaslamaman gereken şeyim. ben öyle bi vazgeçerim ki hiç bir bağın şiddeti çevirmeye yetmez beni. ben bir esnaf değilim alice, ben bir sanatçıyım senin tezgahında sattığın şeyleri işler, onları kıymetli bir mücevher haline getiririm. bunun için sana bir ödeme yapmam alice, karşılığım işte budur. sindirebilirsen eğer afiyet olsun alice.
sahip olduğun şeyler yalnızca feda etmen için sana verilenlerdir. takas, alice takas ilkel ama gerçekten değerli olanı gerçekten değerli olanla değiştirebildiğin tek yöntemdir. eğer hiç bir şeyin yoksa her şey senindir.
Yorumlar